Etrafımızdaki birçok madde radyasyon içermektedir. Toprakta olan doğal radyasyon nedeniyle gıdalarda dahi radyasyon bulunmaktadır. Tükettiğimiz besinler arasında ayçiçeği, havuç, patates, kuru yemiş ve maden sularında diğer besinlere göre daha yüksek radyasyon bulunmaktadır. Ayrıca işlenmiş gıdalar da yüksek oranda radyasyon barındırırlar. Örneğin salam, sosis gibi hazır işlenmiş gıdalar insan zağlığı için oldukça zararlıdır. Bunun yanı sıra işlenmiş maddeler de radyasyon oluştururlar. Örnek vermek gerekirse granit, kum taşı, kireç taşı gibi bazı kayalar radyasyon içermektedir. Bu maddeler kullanılarak yapılan binalar da doğal olarak radyasyon kaynağı durumundadır.
Uluslararası Atom Enerjisi’ne göre insanlar yılda ortalama 2,8 mSv radyasyona maruz kalmaktadır. Maalesef bunun %85’i doğal kaynaklardan, yani güneşten ve uzaydan gelen kozmik ışınlardan kaynaklıyken, yüzde 14’ü tıbbi ışınlamalar (MR vb.) ve yüzde 1’i de insan yapımı unsurlardan kaynaklanmaktadır. Alfa, beta ve gama ışınlarını çıplak gözle görülme imkanımız olmadığı için farkında olmadan organlarımız, dokularımız ve tüm vücudumuz radyasyonla etkileşime girer. Bu etkileşimi çoğu zaman fark edemeyiz fakat etkileri ortaya çıkmaya başladığı zaman anlarız.
Dış ortamlarda bulunmakta olan elektromanyetik radyasyon, insan vücuduyla doğrudan temasa geçebilmektedir. Radyasyonun dış teması sonucu ya da solunum, sindirim veya dolaşım sistemi yoluyla vücut içine alınması nedeniyle iç ışınlanma yoluyla radyasyona maruz kalabilmektedir. Ancak radyasyon tam olarak vücutta biriken bir madde değildir. Etkisini dokulara ve tüm vücuda verdiği etki ile gösterir. Gün içinde radyasyona yediğimiz besinden izlediğimiz televizyona kadar her şekilde maruz kalmanın birçok olumsuz etkisi var ancak bunlardan birisi vücutta depolanması değildir. Dolayısıyla miktarına bağlı olmakla birlikte tüm radyasyon vücuttan atılabilir. Ancak sürekli radyasyona maruz kaldığımız için belirli bir radyasyon duvarıyla birlikte yaşıyoruz diyebiliriz.
Leave a reply